Sözlükte “örtmek; kararmak” anlamlarına gelen küsûf, güneş için kullanıldığında ayın güneşle dünya arasına girerek güneş ışığını engellemesi yani güneş tutulması olayını ifade eder.
Küsûf kelimesiyle anlam bakımından ilişkili olan ve sözlükte “batmak, görünmez olmak” mânasına gelen husûf ise ay ile ilgili olarak kullanıldığında dünyanın ay ile güneş arasına girerek ayın yüzeyine güneş ışığının ulaşmasını engellemesi yani ay tutulması demektir.
Küsuf ne demektir?Sözlükte “örtmek; kararmak” anlamlarına gelen küsûf, güneş için kullanıldığında ayın güneşle dünya arasına girerek güneş ışığını engellemesi yani güneş tutulması olayını ifade eder.
Kur’ân-ı Kerîm’de güneş ve ay hakkında daha çok hikmet yönüne ve yaratıcının kudretine vurgu amacıyla çeşitli açıklamalar yapılır. Güneş ve ay üzerine yemin edilir ve bu iki cismin Allah’ın varlığının birer delili olduğu ifade edilerek insanın bunlar üzerinde düşünüp ibret alması, böylece kendisini yaratan Allah’a karşı kulluk şuuru içinde bulunması istenir (el-En‘âm 6/77-78, 96; Yûnus 10/5; Yâsîn 36/38-40; Fussılet 41/37; el-Müddessir 74/32; eş-Şems 91/1-2).
Kur’an-ı Kerim’de anlamı güneş olan sure hangisidir?Kur’ân-ı Kerîm’in doksan birinci sûresi Şems suresidir. Adını ilk âyetinde geçen ve “güneş” anlamına gelen “şems” kelimesinden alır. “Ve’ş-şemsi”, “Ve’ş-şemsi ve duhâhâ” sûresi olarak da bilinir.
Şems sûresinde, insanların üzerinde yaşadığı yer küresinin güneş sistemi içinde gözlenebilen konumuna ve işleyişine dikkat çekilerek tabiatın yaratıcısı ve yöneticisi olan Allah’ın varlığına ve birliğine, Hz. Sâlih’in gönderildiği Semûd kavminin âkıbetine temas edilir ve İslâm akaidinin nübüvvet esasına, ebedî kurtuluşun yahut hüsranın hatırlatılmasıyla insanlar ebedî âlemi teşkil eden âhirete inanmaya davet edilir.
Güneş Tutulmasında Allah Resülünün Tavsiyeleri nelerdir?Câhiliye dönemi Arap toplumunda güneş tutulmasının önemli bir kişinin ölümü üzerine meydana geldiği şeklinde bir inanış mevcuttu. 10 (632) yılında Hz. Peygamber’in oğlu İbrâhim vefat ettiği gün güneş tutulunca bazı kimseler bu iki olay arasında irtibat kurmuştur. Bunun üzerine Allah Resûlü (sas) onları uyardı ve “Güneş ve ay, Allah"ın âyetlerinden iki âyettir. Hiç kimsenin ölümünden ya da doğumundan dolayı tutulmazlar. Bunları (güneş veya ayın tutulduğunu) gördüğünüz zaman Allah’ı zikredin, tekbir getirin, namaz kılın ve sadaka verin.”
Resûl-i Ekrem (sas) bu hadisi, gök cisimleri ile önemli bazı olaylar arasında bağ kurmanın yanlışlığına dikkat çekmekte ve güneş ya da ay tutulması durumunda Müslümanların ne yapacaklarına dair tavsiyeler de bulunmuştur.
Güneş tutulması esnasında ashap ilk anda ne olduğunu tam anlayamadıkları için şaşkınlıklarını gizleyemediler. Bazıları kıyametin koptuğunu sandı, kimileri de mescide koştu. Allah Resûlü mescide giderek insanların namaza çağrılmasını istedi.
Hz. Ebû Bekir’in kızı Esmâ da mescide gelenlerin arasındaydı. Hz. Esmâ, kız kardeşi Hz. Âişe’nin mescitte namaz kıldığını gördü.
Az sonra Hz. Âişe’ye, “Bu bir âyet (kıyamet alâmeti)midir?” diye sordu.
Allah Resûlü küsûf namazını kıldırırken kıyam, rükû ve secdelerde o kadar uzun kaldı ki, namaz bittiğinde güneş tutulması da sona ermişti.
Allah Resûlü güneş tutulması esnasında kıraatleri açıktan ve uzunca okuyarak iki rekât namaz kıldırmıştı. Namaz, güneş tutulması süresince sürmüştü. Allah Resûlü"nün, “Güneş tutulması sona erinceye kadar namaz kılın.” buyurduğu da nakledilmiştir.
Peygamber Efendimizin (sas) güneş tutulduğu zaman kıldığı namaza küsûf namazı denilmiştir.
Hz. Âişe anlatıyor: Resûlullah (sas) zamanında güneş tutuldu. (Bunun üzerine) Resûlullah (sas) insanlara namaz kıldırdı... Sonra güneş (eski hâline dönüp) açılmışken namazdan ayrıldı.
İnsanlara bir hutbe verdi. Allah’a hamd ve senâ ettikten sonra şöyle buyurdu: “Güneş ve ay, Allah’ın âyetlerinden iki âyettir. Hiç kimsenin ölümünden ya da doğumundan dolayı tutulmazlar. Bunları (güneş veya ayın tutulduğunu) gördüğünüz zaman Allah’ı zikredin, tekbir getirin, namaz kılın ve sadaka verin...” (B1044 Buhârî, Küsûf, 2; M2089 Müslim, Küsûf, 1)
Allah Resûlü (sas) bu olaya şahit olunduğunda tekbir getirilmesi, sadaka verilmesi ve köle âzat edilmesini tavsiye etmiştir. (“Küsûf”, 10)
Bunun yanı sıra Allah’ı bolca zikretmek, günahların bağışlanmasını dilemek, tekbir getirmek ve sadaka vermek Hz. Peygamber’in tavsiyeleri arasında yer alır.
Küsûf namazı tek başına kılınabilir mi?
Küsûf namazı ezan ve kāmet okunmaksızın cemaatle ya da tek başına kılınabilir. Ancak fakihlerin çoğunluğuna göre cemaatle kılınması daha faziletlidir. Seferî durumundaki kimseler tarafından da kılınabilen bu namazın vakti güneş tutulmasının başlamasından sona ermesine kadar süren zaman dilimidir.
Küsûf namazı nasıl kılınır?Namazdan önce gusül abdesti almak, cuma ve bayram namazları gibi camide kılmak, rükû, kıraat ve secdeleri normal zamanlara göre daha uzun tutmak küsûf namazının sünnetlerindedir.
Hanefî fakihlerine göre küsûf namazı en az iki rek‘at olup dört veya daha fazla rek‘at olarak da kılınabilir. Her iki veya dört rek‘atta bir selâm verilir. Diğer nâfile namazlarda olduğu gibi her rek‘atta tek rükû ve iki secde yapılır.
İmam Mâlik, İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’e göre ise küsûf namazı her rek‘atta uzunca bir sûrenin okunduğu kıyamdan ve rükûdan sonra tekrar aynı şekilde kıyam ve rükû yapılarak iki rek‘at olarak kılınır